Pınar Kaçar Özkent

- Mesai saati bittiğinde işten çıkmak
- Öğle molanızı kaçırmamak
- Hafta sonu e postalara bakmamak
- Akşam saatlerinde gelen anlamsız aramalara kayıtsız kalmak

Kısacası iş ve özel yaşamı dengelemeye özen göstermek:

- Tembel olduğunuzu
- İşinizi önemsemediğinizi
- Bir başkasından daha az şey hak ettiğinizi göstermez.

Kesin bilgi!

CV’de çalışmadığın bir dönem görüyorum, neden? Ne olmuştu?

Artık şu şüpheli soruları bırakma zamanı gelmedi mi??

Dünyayı kasıp kavuran bir pandemi oldu!

Birçok işyeri kapandı, birçoğu küçüldü, birçoğu optimum çalışanla devam etmeye çalıştı.
Bazı kurumlar ihtiyaçlarını değiştirdi..

Farkındayız değil mi? 🤷‍♀️

🧩🧩 Şimdi son dakika haberlerine geçiyorum:

- Bir insanın kariyerinde boşluk olması, onun değerini düşürmez.

- Bir insanın işten çıkarılmış olması “istenmeyen kişi” olduğu anlamına gelmeyebilir.

- Bir insan kendini daha fazla tüketmemek için işten ayrılmış olabilir. Bu onu sabırsız veya tembel yapmaz!

Şimdiye bakalım.

Karşınızda kimi görüyorsunuz? Şimdi, şu an? Biraz onun ışığına baksak!?!?

Tuhaf ve anlamsız kriterleri artık bir kenara bıraksak?

Yoksa ne hakkıyla çalışan birini bulacağız, ne de insanlar bu işsizlik krizinden kurtulacak..

Ara vermiş olmak değil, yeniden başlamaya yüreklice hevesli olmak olsun baktığımız kriter! 🙏

#kariyer #cv

Yaşamımın 17 yılını 09.00-17.00 gibi spesifik çalışma saatleri belirlenmiş farklı sektörlerden kurumlarda geçirdim.

Bir kaç yıldır da yine benzer kurumlara danışmanlık yapıyorum. Çok net gördüğüm bir şey var:

Sabah 09.00’da masanda değilsen gözler seni arar. 09.15’te huzursuzluk başlar. 09.30’da yöneticin arar. 10’da gelirsen önemli bir açıklama yapman gerekir vs vs.

Oysa yine sık gördüğüm şey:

Çalışma saatleri içinde yerinde olan, masasında oturan ama aklı - ruhu orada olmayan önemli sayıda bir insan grubu var. Ya internette takılırlar, ya whatsapp gruplarında olurlar ya kendi aralarında muhabbet döner.. Ama önemli değil, orada ya, masasında oturuyor ya..

Eğer birinin varlığına odaklanırsanız o kişiyi koltuğunda görürsünüz.

Sonuçlara, vizyonuna, çalışma aşkına odaklanırsanız o kişiyi görüp görmemeniz önemsizleşir. Aldığınız sonuca bakarsınız gönül rahatlığıyla ☺️

Hayatın her alanı gibi; neye odaklanıyorsak ona ilişkin sonuçlar alıyoruz.

Odağınızı değiştirin 🍀🙏
Güzel haftalar

İlerlemek her zaman daha iyiye, daha öne gitmek değil..

Düştüğün yerde fark ettiklerin de ilerlemenin bir göstergesi..

Bazen yenilmiş hissedersin ve tam o noktada dün bilmediğin bir şey öğrenmiş olursun.

Ve başarı genelde o zirveye ulaşana dek başından geçenlerin seni güçlendirerek ulaştırdığı noktadadır 🍀

Ve dayanıklılık en büyük başarılardan biridir. Devam… Az kaldı… 🙏🙏🙏

Sadece 1 kişi, çalışanlarınız için kurum olarak yaptığınız her şeyi yıkabilir ve anlamsız kılabilir.

O kişi kim mi? “Çalışanın bağlı olduğu yönetici”

Duyduğunuz bir şey biliyorum, sadece hatırlatmak istiyorum:

İnsanlar işlerini değil, yöneticilerini terk ederler (%75 istifa nedeni)

Kurumunuzda başarı, sadakat ve mutluluk istiyorsanız:

- Yöneticilerinizi doğru seçin.
- Davranışlarını takip edin.
- Eğitimlerden geçirin, ama strateji eğitimi değil; insan psikolojisi, ilişki ve ekip motivasyonu vb.

Eğitim olmuş olsun diye yapmayın. Bir eğitim en az 1 kişinin davranışını değiştirmeli!

Çünkü hala farkındalık az. Oysa:

Sadece 2 sözcük bir araya gelince, karşımızdakinin kendisiyle, bizimle veya işiyle ilgili algısını pozitif değiştirebiliyoruz.

Sadece 2 sözcük bir araya gelince, çalışan motivasyonu ya da bağlılığı için yapılan bir çok maddi yatırımdan daha etkili sonuç alıyoruz. Tabi davranış ile de desteklenirse!!

Hangi 2 sözcük mü?

“Eline sağlık.

Teşekkür ederim.

Harika fikir!

Seni dinliyorum.

Seni anlıyorum.

Nasıl çözeriz?

Bugün nasılsın?

Özür dilerim.

Hep arkandayım.

Sana güveniyorum.

Seni destekliyorum.

Başarılarını görüyorum.

Hak veriyorum.

Bunu düzeltebilirim.”

Alternatiflerimiz öyle çok ki..

Hadi biri de benden olsun ☺️

Güzel haftalar🍀🍀🍀